Mealler
Mehmet Okuyan - Araf Suresi - Mealler
Takip | Sure Ayetler | Meal |
---|---|---|
Araf 151. Ayet
151. Ayet
Mehmet Okuyan
(Bunun üzerine Musa), "Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla; bizi merhametine koy! Sen merhametlilerin en merhametlisisin." diye dua etmişti.[1]
|
Mehmet Okuyan
(Bunun üzerine Musa), "Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla; bizi merhametine koy! Sen merhametlilerin en merhametlisisin." diye dua etmişti.[1] |
|
Araf 152. Ayet
152. Ayet
Mehmet Okuyan
Buzağıyı (ilah) edinenlere, Rablerinden (mutlaka) bir gazap ve dünya hayatında bir aşağılanma gelecektir. Biz, iftiracıların karşılığını işte böyle veririz.
|
Mehmet Okuyan
Buzağıyı (ilah) edinenlere, Rablerinden (mutlaka) bir gazap ve dünya hayatında bir aşağılanma gelecektir. Biz, iftiracıların karşılığını işte böyle veririz. |
|
Araf 153. Ayet
153. Ayet
Mehmet Okuyan
Kötülükler yapıp sonrasında (Allah'a) yönelerek iman edenler(e gelince), bu (tevbelerin)den sonra şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
|
Mehmet Okuyan
Kötülükler yapıp sonrasında (Allah'a) yönelerek iman edenler(e gelince), bu (tevbelerin)den sonra şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir. |
|
Araf 154. Ayet
154. Ayet
Mehmet Okuyan
Musa'nın öfkesi dinince, içinde Rablerinden korkanlar için yol gösterme ve rahmet bulunan o levhaları (tekrar eline) almıştı.
|
Mehmet Okuyan
Musa'nın öfkesi dinince, içinde Rablerinden korkanlar için yol gösterme ve rahmet bulunan o levhaları (tekrar eline) almıştı. |
|
Araf 155. Ayet
155. Ayet
Mehmet Okuyan
Musa, belirlediğimiz zaman için kavminden yetmiş adam seçmişti. Kendilerini o müthiş deprem yakalamış ve (Musa) şöyle demişti: "Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helak edebilirdin. İçimizden bazı beyinsizlerin işlediği şeyler yüzünden hepimizi mi helak edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini (layık olanı) sapkınlıkta bırakır; dilediğini (layık olanı) doğru yola ulaştırırsın.[1] Sen bizim dostumuzsun (sahibimizsin); bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın.
|
Mehmet Okuyan
Musa, belirlediğimiz zaman için kavminden yetmiş adam seçmişti. Kendilerini o müthiş deprem yakalamış ve (Musa) şöyle demişti: "Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helak edebilirdin. İçimizden bazı beyinsizlerin işlediği şeyler yüzünden hepimizi mi helak edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini (layık olanı) sapkınlıkta bırakır; dilediğini (layık olanı) doğru yola ulaştırırsın.[1] Sen bizim dostumuzsun (sahibimizsin); bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın. |
|
Araf 156. Ayet
156. Ayet
Mehmet Okuyan
Bizim için bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de![1] Şüphesiz ki biz sana yöneldik." (Allah da) şöyle demişti: "Dilediğime (layık olana) azap ederim. Merhametim ise her şeyi kapsamıştır[2] ve onu takvâlı (duyarlı) olanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.
|
Mehmet Okuyan
Bizim için bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de![1] Şüphesiz ki biz sana yöneldik." (Allah da) şöyle demişti: "Dilediğime (layık olana) azap ederim. Merhametim ise her şeyi kapsamıştır[2] ve onu takvâlı (duyarlı) olanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım. |
|
Araf 157. Ayet
157. Ayet
Mehmet Okuyan
(Yani) yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları Elçi'ye, o ümmi[1] Peygamber'e uyanlara (yazacağım) ki (o Peygamber), onlara iyiliği emreder (öğütler), onları kötülükten engeller (sakındırır); onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılar;[2] kendilerinden ağır yüklerini ve üzerlerindeki zincirleri kaldırır (atar). Ona (o Peygamber'e) inanıp saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur'a (Kur'an'a) uyanlar, kurtulanların ta kendileridir."
|
Mehmet Okuyan
(Yani) yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları Elçi'ye, o ümmi[1] Peygamber'e uyanlara (yazacağım) ki (o Peygamber), onlara iyiliği emreder (öğütler), onları kötülükten engeller (sakındırır); onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılar;[2] kendilerinden ağır yüklerini ve üzerlerindeki zincirleri kaldırır (atar). Ona (o Peygamber'e) inanıp saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur'a (Kur'an'a) uyanlar, kurtulanların ta kendileridir." |
|
Araf 158. Ayet
158. Ayet
Mehmet Okuyan
De ki: "Ey insanlar! Ben göklerin ve yerin otoritesinin sahibi, kendisinden başka ilah bulunmayan, diriltebilen ve öldürebilen Allah'ın, sizin hepinize gönderdiği elçisiyim.[1] Öyle ise Allah'a; kendisi de Allah'a ve sözlerine (mesajlarına) inanan ümmi Peygamber olan Elçisine inanın ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız."[2]
|
Mehmet Okuyan
De ki: "Ey insanlar! Ben göklerin ve yerin otoritesinin sahibi, kendisinden başka ilah bulunmayan, diriltebilen ve öldürebilen Allah'ın, sizin hepinize gönderdiği elçisiyim.[1] Öyle ise Allah'a; kendisi de Allah'a ve sözlerine (mesajlarına) inanan ümmi Peygamber olan Elçisine inanın ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız."[2] |
|
Araf 159. Ayet
159. Ayet
Mehmet Okuyan
Musa'nın kavminden de gerçeğe rehberlik eden ve onunla adil davranan bir topluluk vardır.[1]
|
Mehmet Okuyan
Musa'nın kavminden de gerçeğe rehberlik eden ve onunla adil davranan bir topluluk vardır.[1] |
|
Araf 160. Ayet
160. Ayet
Mehmet Okuyan
Biz İsrailoğullarını topluluk olarak on iki boya (oymağa) ayırmıştık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya "Asanla taşa vur!" diye vahyetmiştik. Derhal ondan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile de içeceği yeri elbette bilmişti. Kendilerini bulutla gölgelendirip onlara kudret helvası ile bıldırcın eti indirmiş (vermiş),[1]"Size rızık olarak verdiğimiz temiz şeylerden yiyin!" (demiştik). (Emirlerimizi dinlememekle) onlar bize zulmetmemişlerdi; ancak kendilerine yazık etmişlerdi.[2]
|
Mehmet Okuyan
Biz İsrailoğullarını topluluk olarak on iki boya (oymağa) ayırmıştık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya "Asanla taşa vur!" diye vahyetmiştik. Derhal ondan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile de içeceği yeri elbette bilmişti. Kendilerini bulutla gölgelendirip onlara kudret helvası ile bıldırcın eti indirmiş (vermiş),[1]"Size rızık olarak verdiğimiz temiz şeylerden yiyin!" (demiştik). (Emirlerimizi dinlememekle) onlar bize zulmetmemişlerdi; ancak kendilerine yazık etmişlerdi.[2] |
|
Araf 161. Ayet
161. Ayet
Mehmet Okuyan
Hani onlara şöyle denmişti: "Şu şehirde yerleşin; onun (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yararlanın; ‘Hıttah!' (bizi bağışla) deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım."[1] Güzel davrananların (ödülünü) ileride daha da artıracağız.
|
Mehmet Okuyan
Hani onlara şöyle denmişti: "Şu şehirde yerleşin; onun (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yararlanın; ‘Hıttah!' (bizi bağışla) deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım."[1] Güzel davrananların (ödülünü) ileride daha da artıracağız. |
|
Araf 162. Ayet
162. Ayet
Mehmet Okuyan
Fakat içlerinden bazı zalimler, kendilerinden (söylemeleri) istenen sözü başkasıyla değiştirmişlerdi.[1] Biz de haksızlık etmeleri nedeniyle üzerlerine gökten bir azap göndermiştik.[2]
|
Mehmet Okuyan
Fakat içlerinden bazı zalimler, kendilerinden (söylemeleri) istenen sözü başkasıyla değiştirmişlerdi.[1] Biz de haksızlık etmeleri nedeniyle üzerlerine gökten bir azap göndermiştik.[2] |
|
Araf 163. Ayet
163. Ayet
Mehmet Okuyan
Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir[1] (halkının) durumunu sor! Hani balıklar o yöre halkının yasağa uymadığı cumartesi gelmeyip yasağa uydukları cumartesi günü akın akın (bolca) kıyıya geldiklerinde, haddi aşıp (avlanma) yasağını delmişlerdi. İşte biz yoldan çıkmalarından dolayı onları böyle imtihan ediyorduk.[2]
|
Mehmet Okuyan
Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir[1] (halkının) durumunu sor! Hani balıklar o yöre halkının yasağa uymadığı cumartesi gelmeyip yasağa uydukları cumartesi günü akın akın (bolca) kıyıya geldiklerinde, haddi aşıp (avlanma) yasağını delmişlerdi. İşte biz yoldan çıkmalarından dolayı onları böyle imtihan ediyorduk.[2] |
|
Araf 164. Ayet
164. Ayet
Mehmet Okuyan
Hani içlerinden bir topluluk[1] da "Allah'ın kendilerini (dünyada) helak edeceği veya (ahirette) şiddetli bir şekilde azap edeceği bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde, (öğüt verenler) şöyle demişlerdi: "Rabbinize mazeret(imiz) olsun; bir de umulur ki takvâlı (duyarlı) olurlar diye (öğüt veriyoruz)."[2]
|
Mehmet Okuyan
Hani içlerinden bir topluluk[1] da "Allah'ın kendilerini (dünyada) helak edeceği veya (ahirette) şiddetli bir şekilde azap edeceği bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde, (öğüt verenler) şöyle demişlerdi: "Rabbinize mazeret(imiz) olsun; bir de umulur ki takvâlı (duyarlı) olurlar diye (öğüt veriyoruz)."[2] |
|
Araf 165. Ayet
165. Ayet
Mehmet Okuyan
Kendilerine yapılan uyarıları unutunca, kötülükten engelleyenleri kurtarmış, haksızlık edenleri de yapmakta oldukları kötülükler nedeniyle çok kötü bir azaba çarptırmıştık.
|
Mehmet Okuyan
Kendilerine yapılan uyarıları unutunca, kötülükten engelleyenleri kurtarmış, haksızlık edenleri de yapmakta oldukları kötülükler nedeniyle çok kötü bir azaba çarptırmıştık. |
|
Araf 166. Ayet
166. Ayet
Mehmet Okuyan
Yasaklanan şeyler nedeniyle haddi aşınca onlara "Aşağılık maymunlar (gibi) olun!" demiştik.[1]
|
Mehmet Okuyan
Yasaklanan şeyler nedeniyle haddi aşınca onlara "Aşağılık maymunlar (gibi) olun!" demiştik.[1] |
|
Araf 167. Ayet
167. Ayet
Mehmet Okuyan
Rabbin, kıyamet gününe kadar onlara (o tip insanlara) en kötü eziyeti yapacak kişiler göndereceğini ilan etmişti. Şüphesiz ki Rabbin, cezası hızlı olandır. Şüphesiz ki O çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
|
Mehmet Okuyan
Rabbin, kıyamet gününe kadar onlara (o tip insanlara) en kötü eziyeti yapacak kişiler göndereceğini ilan etmişti. Şüphesiz ki Rabbin, cezası hızlı olandır. Şüphesiz ki O çok bağışlayandır, çok merhametlidir. |
|
Araf 168. Ayet
168. Ayet
Mehmet Okuyan
Onları (yahudileri), çeşitli ümmetler hâlinde yeryüzüne dağıtmıştık. İyi olanları da bunun dışındakileri de (iyi olmayanları da) vardı.[1] Gerçeğe dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denemiştik.
|
Mehmet Okuyan
Onları (yahudileri), çeşitli ümmetler hâlinde yeryüzüne dağıtmıştık. İyi olanları da bunun dışındakileri de (iyi olmayanları da) vardı.[1] Gerçeğe dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denemiştik. |
|
Araf 169. Ayet
169. Ayet
Mehmet Okuyan
Onlardan sonra da şu değersiz (dünya) malını alıp, "(Nasıl olsa) bağışlanacağız!"[1] diyerek Kitab'a (Tevrat'a) mirasçı olan birtakım kötü kişiler gelmişti. Onlara, benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlardı. (Peki), Allah hakkında gerçek(ler)den başka bir şey söylemeyeceklerine[2] dair kendilerinden Kitap'ta (Tevrat'ta) söz alınmamış mıydı ve onlar (bunu Kitap'ta) okumamışlar mıydı? Ahiret yurdu takvâlı (duyarlı) olanlar için hayırlı olandır. Akıl etmiyor musunuz?
|
Mehmet Okuyan
Onlardan sonra da şu değersiz (dünya) malını alıp, "(Nasıl olsa) bağışlanacağız!"[1] diyerek Kitab'a (Tevrat'a) mirasçı olan birtakım kötü kişiler gelmişti. Onlara, benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlardı. (Peki), Allah hakkında gerçek(ler)den başka bir şey söylemeyeceklerine[2] dair kendilerinden Kitap'ta (Tevrat'ta) söz alınmamış mıydı ve onlar (bunu Kitap'ta) okumamışlar mıydı? Ahiret yurdu takvâlı (duyarlı) olanlar için hayırlı olandır. Akıl etmiyor musunuz? |
|
Araf 170. Ayet
170. Ayet
Mehmet Okuyan
Kitaba sımsıkı sarılıp namazı kılanlar(a gelince),[1] şüphesiz ki biz kendilerini düzeltenlerin ödülünü ziyan etmeyeceğiz.
|
Mehmet Okuyan
Kitaba sımsıkı sarılıp namazı kılanlar(a gelince),[1] şüphesiz ki biz kendilerini düzeltenlerin ödülünü ziyan etmeyeceğiz. |
|
Araf 171. Ayet
171. Ayet
Mehmet Okuyan
Hani üstlerine düşeceğini sandıkları (Sînâ)[1] Dağı'nı onların üzerine gölge gibi kaldırmıştık. (Onlara) "Size verdiğimizi (Kitabı) kuvvetle alın (sıkıca tutunun) ve içinde olanı hatırlayın ki takvâlı olabilesiniz." (demiştik).
|
Mehmet Okuyan
Hani üstlerine düşeceğini sandıkları (Sînâ)[1] Dağı'nı onların üzerine gölge gibi kaldırmıştık. (Onlara) "Size verdiğimizi (Kitabı) kuvvetle alın (sıkıca tutunun) ve içinde olanı hatırlayın ki takvâlı olabilesiniz." (demiştik). |
|
Araf 172. Ayet
172. Ayet
Mehmet Okuyan
Hani Rabbin âdemoğullarından, onların sırtlarından nesillerini çıkarıp (yaratıp)[1] onları kendilerine şahit tutmuş ve "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"[2] (demiş), onlar da "Evet, buna şâhidiz"[3] demişlerdi. Kıyamet gününde "Biz bundan habersizdik." dersiniz diye,
|
Mehmet Okuyan
Hani Rabbin âdemoğullarından, onların sırtlarından nesillerini çıkarıp (yaratıp)[1] onları kendilerine şahit tutmuş ve "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"[2] (demiş), onlar da "Evet, buna şâhidiz"[3] demişlerdi. Kıyamet gününde "Biz bundan habersizdik." dersiniz diye, |
|
Araf 173. Ayet
173. Ayet
Mehmet Okuyan
Veya "Daha önce atalarımız Allah'a ortak koşmuştu; biz de onlardan sonra gelen nesiller olduğumuz için;[1] (yani) yanlış yapanlar nedeniyle bizi de mi helak edeceksin?" dersiniz diye (işte böyle yapmıştık).[2]
|
Mehmet Okuyan
Veya "Daha önce atalarımız Allah'a ortak koşmuştu; biz de onlardan sonra gelen nesiller olduğumuz için;[1] (yani) yanlış yapanlar nedeniyle bizi de mi helak edeceksin?" dersiniz diye (işte böyle yapmıştık).[2] |
|
Araf 174. Ayet
174. Ayet
Mehmet Okuyan
Ayetleri ayrıntılı bir şekilde işte böyle açıklıyoruz; umulur ki (gerçeğe) dönerler.[1]
|
Mehmet Okuyan
Ayetleri ayrıntılı bir şekilde işte böyle açıklıyoruz; umulur ki (gerçeğe) dönerler.[1] |
|
Araf 175. Ayet
175. Ayet
Mehmet Okuyan
Onlara, kendisine delillerimizi verdiğimiz fakat onlardan sıyrılıp ayrılan, o yüzden şeytanın takip ettiği ve sonunda azgınlardan olan şu kimsenin haberini tilavet et (okuyup aktar)!
|
Mehmet Okuyan
Onlara, kendisine delillerimizi verdiğimiz fakat onlardan sıyrılıp ayrılan, o yüzden şeytanın takip ettiği ve sonunda azgınlardan olan şu kimsenin haberini tilavet et (okuyup aktar)! |
|
Araf 176. Ayet
176. Ayet
Mehmet Okuyan
Dileseydik elbette onu bu deliller sayesinde yükseltirdik. Fakat o, arzusuna mahkûm olup dünyaya saplandı. Böylesi bir kişinin durumu, kovsan da kendi hâline bıraksan da dilini çıkartıp soluyan köpeğin durumuna benzer.[1] İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin örneği de böyledir. Bu kıssayı anlat; umulur ki düşünürler.[2]
|
Mehmet Okuyan
Dileseydik elbette onu bu deliller sayesinde yükseltirdik. Fakat o, arzusuna mahkûm olup dünyaya saplandı. Böylesi bir kişinin durumu, kovsan da kendi hâline bıraksan da dilini çıkartıp soluyan köpeğin durumuna benzer.[1] İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin örneği de böyledir. Bu kıssayı anlat; umulur ki düşünürler.[2] |
|
Araf 177. Ayet
177. Ayet
Mehmet Okuyan
Ayetlerimizi yalanlayan ve böylece kendilerine haksızlık etmiş olanların hâli ne kadar da kötüdür!
|
Mehmet Okuyan
Ayetlerimizi yalanlayan ve böylece kendilerine haksızlık etmiş olanların hâli ne kadar da kötüdür! |
|
Araf 178. Ayet
178. Ayet
Mehmet Okuyan
Allah'ın hidayet ettiği kişi doğru yola ulaş(tırıl)mıştır. Kimi saptırırsa[1] işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir.[2]
|
Mehmet Okuyan
Allah'ın hidayet ettiği kişi doğru yola ulaş(tırıl)mıştır. Kimi saptırırsa[1] işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir.[2] |
|
Araf 179. Ayet
179. Ayet
Mehmet Okuyan
Yemin olsun ki (akıl eden) kalpleri olmasına rağmen anlamayan, gözleri olmasına rağmen görmeyen, kulakları olmasına rağmen duymayan, sadece hayvanlar gibi, hatta daha da şaşkın bir hâlde bulunan[1] ve sonunda habersizmiş gibi davranan pek çok cin ve insanı cehennem için hazırlamışızdır.[2]
|
Mehmet Okuyan
Yemin olsun ki (akıl eden) kalpleri olmasına rağmen anlamayan, gözleri olmasına rağmen görmeyen, kulakları olmasına rağmen duymayan, sadece hayvanlar gibi, hatta daha da şaşkın bir hâlde bulunan[1] ve sonunda habersizmiş gibi davranan pek çok cin ve insanı cehennem için hazırlamışızdır.[2] |
|
Araf 180. Ayet
180. Ayet
Mehmet Okuyan
En güzel isimler yalnızca Allah'a aittir.[1] O'na o (isim)lerle dua edin! O'nun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın! Yaptıklarının karşılığı ileride kendilerine verilecektir.
|
Mehmet Okuyan
En güzel isimler yalnızca Allah'a aittir.[1] O'na o (isim)lerle dua edin! O'nun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın! Yaptıklarının karşılığı ileride kendilerine verilecektir. |
|
Araf 181. Ayet
181. Ayet
Mehmet Okuyan
Yarattıklarımızdan gerçeğe rehberlik eden ve onunla adil davranan bir topluluk vardır.
|
Mehmet Okuyan
Yarattıklarımızdan gerçeğe rehberlik eden ve onunla adil davranan bir topluluk vardır. |
|
Araf 182. Ayet
182. Ayet
Mehmet Okuyan
Ayetlerimizi yalanlayanları, bilemeyecekleri şekilde yavaş yavaş helake yaklaştıracağız.
|
Mehmet Okuyan
Ayetlerimizi yalanlayanları, bilemeyecekleri şekilde yavaş yavaş helake yaklaştıracağız. |
|
Araf 183. Ayet
183. Ayet
Mehmet Okuyan
Onlara zaman tanıyorum. Şüphesiz ki benim tuzağım (ince planım) çok sağlamdır.[1]
|
Mehmet Okuyan
Onlara zaman tanıyorum. Şüphesiz ki benim tuzağım (ince planım) çok sağlamdır.[1] |
|
Araf 184. Ayet
184. Ayet
Mehmet Okuyan
Arkadaşlarında hiçbir cinlenmişlik olmadığını hiç mi düşünmediler? O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
|
Mehmet Okuyan
Arkadaşlarında hiçbir cinlenmişlik olmadığını hiç mi düşünmediler? O ancak apaçık bir uyarıcıdır. |
|
Araf 185. Ayet
185. Ayet
Mehmet Okuyan
Göklerin ve yerin egemenliği, Allah'ın yarattığı her bir şey ve ecellerinin yaklaşmış olabileceği hakkında hiç mi düşünmediler? Ondan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanıyorlar![1]
|
Mehmet Okuyan
Göklerin ve yerin egemenliği, Allah'ın yarattığı her bir şey ve ecellerinin yaklaşmış olabileceği hakkında hiç mi düşünmediler? Ondan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanıyorlar![1] |
|
Araf 186. Ayet
186. Ayet
Mehmet Okuyan
Allah'ın saptırdığına (sapkınlığını onayladığına) kimse yol gösteremez.[1] (Allah) onları azgınlıkları içerisinde bocalar hâlde bırakır.[2]
|
Mehmet Okuyan
Allah'ın saptırdığına (sapkınlığını onayladığına) kimse yol gösteremez.[1] (Allah) onları azgınlıkları içerisinde bocalar hâlde bırakır.[2] |
|
Araf 187. Ayet
187. Ayet
Mehmet Okuyan
Sana, o (Son) Saat'in demir atma zamanından soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, sadece Rabbimin katındadır.[1] Onun zamanını O'ndan başkası ortaya koyamaz.[2] (O olay) bütün ağırlığını göklerde ve yerde hissettirecektir. (Son Saat) size ancak ve ancak ansızın gelecektir."[3] Sanki sen onu bilebilirmişsin gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca Allah katındadır fakat insanların çoğu bilmez."[4]
|
Mehmet Okuyan
Sana, o (Son) Saat'in demir atma zamanından soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, sadece Rabbimin katındadır.[1] Onun zamanını O'ndan başkası ortaya koyamaz.[2] (O olay) bütün ağırlığını göklerde ve yerde hissettirecektir. (Son Saat) size ancak ve ancak ansızın gelecektir."[3] Sanki sen onu bilebilirmişsin gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca Allah katındadır fakat insanların çoğu bilmez."[4] |
|
Araf 188. Ayet
188. Ayet
Mehmet Okuyan
De ki: "Allah'ın dilemesi hariç, kendime herhangi bir yarar da zarar da verecek güce sahip değilim. Gaybı (bilinemeyeni) bilseydim elbette daha çok hayır yapardım ve bana hiçbir kötülük de dokunmazdı.[1] İnanan bir toplum için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."[2]
|
Mehmet Okuyan
De ki: "Allah'ın dilemesi hariç, kendime herhangi bir yarar da zarar da verecek güce sahip değilim. Gaybı (bilinemeyeni) bilseydim elbette daha çok hayır yapardım ve bana hiçbir kötülük de dokunmazdı.[1] İnanan bir toplum için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."[2] |
|
Araf 189. Ayet
189. Ayet
Mehmet Okuyan
Sizi tek bir nefisten[1] (candan/cevherden) yaratan, (yine) ondan kendisiyle huzur bulsun diye eşini yaratan O'dur. Eşini kucaklayınca (eşi ile birleşince) eşi hafif bir yük yüklenir (hamile kalır) ve onu bir süre taşır. (Yük) ağırlaşınca "Bize iyi (sağlıklı) bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden olacağız." diye Rableri Allah'a dua ederler.
|
Mehmet Okuyan
Sizi tek bir nefisten[1] (candan/cevherden) yaratan, (yine) ondan kendisiyle huzur bulsun diye eşini yaratan O'dur. Eşini kucaklayınca (eşi ile birleşince) eşi hafif bir yük yüklenir (hamile kalır) ve onu bir süre taşır. (Yük) ağırlaşınca "Bize iyi (sağlıklı) bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden olacağız." diye Rableri Allah'a dua ederler. |
|
Araf 190. Ayet
190. Ayet
Mehmet Okuyan
(Allah) onlara iyi (sağlıklı) bir çocuk verince, kendilerine verdiği (çocuk) hakkında O'na ortaklar koşarlar. Allah ise onların ortak koştuklarından yücedir.[1]
|
Mehmet Okuyan
(Allah) onlara iyi (sağlıklı) bir çocuk verince, kendilerine verdiği (çocuk) hakkında O'na ortaklar koşarlar. Allah ise onların ortak koştuklarından yücedir.[1] |
|
Araf 191. Ayet
191. Ayet
Mehmet Okuyan
Kendileri yaratılmakta olan ve hiçbir şey yaratamayan varlıkları mı (Allah'a) ortak koşuyorlar!
|
Mehmet Okuyan
Kendileri yaratılmakta olan ve hiçbir şey yaratamayan varlıkları mı (Allah'a) ortak koşuyorlar! |
|
Araf 192. Ayet
192. Ayet
Mehmet Okuyan
(Oysa putlar), onlara yardıma güç yetiremez, (kendilerine bile) yardım edemezler.[1]
|
Mehmet Okuyan
(Oysa putlar), onlara yardıma güç yetiremez, (kendilerine bile) yardım edemezler.[1] |
|
Araf 193. Ayet
193. Ayet
Mehmet Okuyan
Onları doğru yola çağırırsanız size uyamazlar; onları davet etseniz de sussanız da sizin için birdir.[1]
|
Mehmet Okuyan
Onları doğru yola çağırırsanız size uyamazlar; onları davet etseniz de sussanız da sizin için birdir.[1] |
|
Araf 194. Ayet
194. Ayet
Mehmet Okuyan
Allah'ın peşi sıra yalvardıklarınız da sizin gibi kullardır. Doğruysanız, kendilerini çağırın da çağrınıza cevap versinler!
|
Mehmet Okuyan
Allah'ın peşi sıra yalvardıklarınız da sizin gibi kullardır. Doğruysanız, kendilerini çağırın da çağrınıza cevap versinler! |
|
Araf 195. Ayet
195. Ayet
Mehmet Okuyan
(Putların) yürüyebilecekleri ayakları, tutacakları elleri, görecekleri gözleri veya duyacakları kulakları mı var (neleri var)! De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun; bana göz bile açtırmayın!"
|
Mehmet Okuyan
(Putların) yürüyebilecekleri ayakları, tutacakları elleri, görecekleri gözleri veya duyacakları kulakları mı var (neleri var)! De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun; bana göz bile açtırmayın!" |
|
Araf 196. Ayet
196. Ayet
Mehmet Okuyan
(De ki:) "Şüphesiz ki benim dostum, iyileri sahiplenen (koruyan) ve Kitabı (Kur'an'ı) indiren Allah'tır.
|
Mehmet Okuyan
(De ki:) "Şüphesiz ki benim dostum, iyileri sahiplenen (koruyan) ve Kitabı (Kur'an'ı) indiren Allah'tır. |
|
Araf 197. Ayet
197. Ayet
Mehmet Okuyan
O'nun (Allah'ın) peşi sıra yalvardıklarınızın size yardıma güçleri yetmez; onlar kendilerine de yardım edemezler."
|
Mehmet Okuyan
O'nun (Allah'ın) peşi sıra yalvardıklarınızın size yardıma güçleri yetmez; onlar kendilerine de yardım edemezler." |
|
Araf 198. Ayet
198. Ayet
Mehmet Okuyan
Onları doğru yola çağırırsanız size kulak veremezler. Onları sana bakar görürsün; oysa onlar görmezler.[1]
|
Mehmet Okuyan
Onları doğru yola çağırırsanız size kulak veremezler. Onları sana bakar görürsün; oysa onlar görmezler.[1] |
|
Araf 199. Ayet
199. Ayet
Mehmet Okuyan
Sen af yolunu tut; iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir![1]
|
Mehmet Okuyan
Sen af yolunu tut; iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir![1] |
|
Araf 200. Ayet
200. Ayet
Mehmet Okuyan
Sana şeytandan bir kışkırtma gelirse hemen Allah'a sığın! Şüphesiz ki yalnızca O duyandır, bilendir.[1]
|
Mehmet Okuyan
Sana şeytandan bir kışkırtma gelirse hemen Allah'a sığın! Şüphesiz ki yalnızca O duyandır, bilendir.[1] |
İletişime Geçin
Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.
Henüz Üye Değil misiniz?
Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.