Mealler
Süleyman Ateş - Araf Suresi - Mealler
Takip | Sure Ayetler | Meal |
---|---|---|
Araf 151. Ayet
151. Ayet
Süleyman Ateş
(Musa): "Rabbim, dedi, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetinin içine sok, merhametlilerin en merhametlisi sensin!"
|
Süleyman Ateş
(Musa): "Rabbim, dedi, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetinin içine sok, merhametlilerin en merhametlisi sensin!" |
|
Araf 152. Ayet
152. Ayet
Süleyman Ateş
Buzağıyı (tanrı diye) benimseyenlere, muhakkak Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir! İşte biz iftiracıları böyle cezalandırırız.
|
Süleyman Ateş
Buzağıyı (tanrı diye) benimseyenlere, muhakkak Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir! İşte biz iftiracıları böyle cezalandırırız. |
|
Araf 153. Ayet
153. Ayet
Süleyman Ateş
Ama kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip inananlar(a karşı), muhakkak ki Rabbin, o(tevbe ve ima)ndan sonra, elbette bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Süleyman Ateş
Ama kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip inananlar(a karşı), muhakkak ki Rabbin, o(tevbe ve ima)ndan sonra, elbette bağışlayandır, esirgeyendir. |
|
Araf 154. Ayet
154. Ayet
Süleyman Ateş
Öfkesi dinince Musa, levhaları aldı. Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için yol gösterme ve rahmet vardı.
|
Süleyman Ateş
Öfkesi dinince Musa, levhaları aldı. Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için yol gösterme ve rahmet vardı. |
|
Araf 155. Ayet
155. Ayet
Süleyman Ateş
(Allah, Musa'ya kırk gece ibadetten sonra buluşma va'detmiş ve kavminden yetmiş kişiyi de seçip o huzura getirmesini emretmişti). Musa, bizimle buluşma vakti için kavminden yetmiş adam seçti (huzura getirdi. Gelenler, Musa ile Allah arasındaki o yüce konuşmayı işitmekle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmedikçe inanmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine) onları sarsıntı yakalayınca (Musa) dedi ki: "Rabbim, dileseydin bunları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mı edeceksin? Bu (iş), senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtırsın, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!"
|
Süleyman Ateş
(Allah, Musa'ya kırk gece ibadetten sonra buluşma va'detmiş ve kavminden yetmiş kişiyi de seçip o huzura getirmesini emretmişti). Musa, bizimle buluşma vakti için kavminden yetmiş adam seçti (huzura getirdi. Gelenler, Musa ile Allah arasındaki o yüce konuşmayı işitmekle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmedikçe inanmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine) onları sarsıntı yakalayınca (Musa) dedi ki: "Rabbim, dileseydin bunları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mı edeceksin? Bu (iş), senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtırsın, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!" |
|
Araf 156. Ayet
156. Ayet
Süleyman Ateş
"Bize bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik." (Alah) buyurdu ki: "Azabıma, dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kaplamıştır. Onu, korunanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım."
|
Süleyman Ateş
"Bize bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik." (Alah) buyurdu ki: "Azabıma, dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kaplamıştır. Onu, korunanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım." |
|
Araf 157. Ayet
157. Ayet
Süleyman Ateş
Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o Elçi'ye, o ümmi Peygamber'e uyarlar. O (Peygamber) ki, kendilerine iyiliği emreder, kendilerini kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar. O'na inanan, destekleyerek O'na saygı gösteren, O'na yardım eden ve O'nunla beraber indirilen nura uyanlar, işte felaha erenler onlardır.
|
Süleyman Ateş
Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o Elçi'ye, o ümmi Peygamber'e uyarlar. O (Peygamber) ki, kendilerine iyiliği emreder, kendilerini kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar. O'na inanan, destekleyerek O'na saygı gösteren, O'na yardım eden ve O'nunla beraber indirilen nura uyanlar, işte felaha erenler onlardır. |
|
Araf 158. Ayet
158. Ayet
Süleyman Ateş
De ki: "Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan, kendisinden başka tanrı bulunmayan, yaşatan, öldüren Allah'ın Elçisiyim. Gelin Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan Elçisine inanın -ki o (peygamber) de Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır- O'na uyun ki doğru yolu bulasınız!"
|
Süleyman Ateş
De ki: "Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan, kendisinden başka tanrı bulunmayan, yaşatan, öldüren Allah'ın Elçisiyim. Gelin Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan Elçisine inanın -ki o (peygamber) de Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır- O'na uyun ki doğru yolu bulasınız!" |
|
Araf 159. Ayet
159. Ayet
Süleyman Ateş
Musa kavmi içinde doğrulukla hakka götüren ve hak ile adalet yapan bir topluluk da vardır.
|
Süleyman Ateş
Musa kavmi içinde doğrulukla hakka götüren ve hak ile adalet yapan bir topluluk da vardır. |
|
Araf 160. Ayet
160. Ayet
Süleyman Ateş
Biz onları (Ya'kub'un oniki oğlundan gelen) oniki torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya: "Asanla taşa vur!" diye vahyettik. Taştan oniki göze fışkırdı. Her kabile içeceği yeri bildi. (Ayrıca) üzerlerine bulutla gölge yaptık ve onlara kudret helvasıyle bıldırcın eti indirdik: "Size verdiğimiz güzel rızıklardan yeyin!" (dedik). Ama onlar (saptılar, haksızlık ettiler. Böylece onlar) bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı.
|
Süleyman Ateş
Biz onları (Ya'kub'un oniki oğlundan gelen) oniki torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya: "Asanla taşa vur!" diye vahyettik. Taştan oniki göze fışkırdı. Her kabile içeceği yeri bildi. (Ayrıca) üzerlerine bulutla gölge yaptık ve onlara kudret helvasıyle bıldırcın eti indirdik: "Size verdiğimiz güzel rızıklardan yeyin!" (dedik). Ama onlar (saptılar, haksızlık ettiler. Böylece onlar) bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı. |
İletişime Geçin
Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.
Henüz Üye Değil misiniz?
Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.