Mealler

Kendilerine verdiğimiz kitabı, layık olduğu şekilde okuyup izleyenler var ya, işte onu tasdik edenler onlardır. Kim onu inkar ederse, işte onlar hüsrana uğrayacakların ta kendileridir.

Kendilerine verdiğimiz Kitabı, gereğince okuyanlar var ya, işte onlar, ona inanırlar. Onu inkar edenler ise ziyana uğrarlar.

Kendilerine Kitap'ı verdiklerimiz onu, okunuşunun hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Onu inkar edenlere gelince, onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

Kendilerine ilahi mesaj (verilip) de onu tilavet etmenin hakkını verenler var ya: işte onlardır ona hakkıyla inananlar, kim de bu mesajı inkar ederse, işte kaybedenler de onlardır.

Those who received the scripture, and know it as it should be known, will believe in this. As for those who disbelieve, they are the losers.

Those to whom We gave the Book, they recite it as it truthfully deserves to be recited; they believe in it. As for those who disbelieve in it, they are the losers.

Those whom We have given the book and they recite it truthfully the way it deserves to be recited; they acknowledge it. As for those who do not appreciate it, they are the losers.

Kitap verdiklerimiz, hakkını vererek Onu okurlar; işte onlar, inananlardır. Onu kim inkar ederse, yitime uğrayanlar, işte onlardır.

Kendilerine verdiğimiz Kitaba hakkıyla uyanlar[1] bu Kitaba inanırlar. Kaybedenler, bunu görmezlikten gelenlerdir.

Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi izleyenler bu gerçeği onaylar; inkar edenlerse kaybeder.