Mealler

/ Mealler / Liste

Taha Suresi - 117. Ayet - Mealler

Takip Sure Ayetler Meal
Taha 117. Ayet 117. Ayet Ahmed Hulusi Dedik ki: "Ey Adem, kesinlikle şu (iblis, vehmini tahrik eden kendini beden kabul etme fikri) senin ve eşin (bedenin) için bir düşmandır! Sakın sizi (kendinizi şuur {meleki yapı - kuvve} olarak yaşadığınız) cennetten (bedenselliğe - bilinç yaşamı boyutuna) çıkarmasın; sonra şaki (kendini beden sınırlamasının mutsuzluğu içinde bulan ve bunun sonuçlarını yaşayarak yanan) olursun!" Not: Burada anlatılmak istenen, müşahedemizdekine göre özetle şudur: Adem ismiyle işaret edilen, yokken, Allah Esma'sının ihtiva ettiği ruh {manalar bütünü} üflenerek, bir "şuur varlık" halinde beyinde yani madde bedenden açığa çıkarılmıştır. Beyin bu açığa çıkarılışı kabul edecek şekilde 'tesviye' edildikten sonra, açığa çıkan bu El Esma ruhu - data olan şuur varlık, meleki bir yapı - boyut olarak cinsiyetsizdir. Ne var ki beyinin oluşum sürecinde karındaki ikinci beyin denen nöronlar topluluğunun ve diğer organların yolladığı verilerin beyinde oluşturduğu "ben bu bedenim" düşüncesi, iblis tarafından da kullanılarak, Adem'i, kendini beden kabul noktasına düşürmüştür. İblis diye tanımlanan cin türünün, {göze göre görünmez} ışınsal bedenli varlığın, beyine yolladığı impulse ile tahrik ettiği kendini beden olarak kabullenme fikriyle, şuurun hakikati örtülmüş; kendisini, eşi diye tanımlanmış olan beden kabulü noktasına indirmiştir. Beyin, yapısı itibarıyla, veri tabanını oluşturan genetik bilgiler, şartlanmalar, değer yargıları ve bunun getirisi duygular ile çeşitli fikirler doğrultusunda açığa çıkan bilincin, akıl kuvvesini değerlendirmesiyle kendi DÜNYASI İÇİNDE YAŞAR! Bilincin yani oluşmuş benliğin, şuur boyutunu oluşturan Allah Esma'sına 'İman' etmesi ve "orijin BEN"deki özelliklerle yaşayarak farkında olmadığı meleki denen kuvvelere ermesi istenir. Ona bu hatırlatılmak üzere BİLGİ {KİTAP} yollanır! İşin doğrusunun bu olduğu 'hatırlatılmaktadır'. Şuur ise bu bağlardan öte, hakikati Allah ilmine uzanan meleki kuvve - nurdur. Şuur, kalp veya daha deriniyle hakikati aksettirmesi itibarıyla 'fuad' (Esma mana özelliklerini beyine yansıtıcılar - kalp nöronları) diye anlatılır. Fuad adıyla işaret edilen hakikati kavrama özelliği ana rahminde 120. günde ya beyne aksettirilir o takdirde kişi "said" olarak nitelendirilir; ya da aksettirilemez ve beyinde bu açılım olmaz, bu defa da o kişi "şaki" diye tanımlanır. Bundan sonra o nöronların işlevi kopyalandığı beyinden devam eder. "Ayna nöronlar" konusunun bir kapsamı da bu olaydır tespitimize göre! Şuurun, eşi olarak kendisine geçici süre verilmiş olan beden ise, kah maddeden meydana gelmesi itibarıyla 'arzın dabbesi', kah bedendeki hayvanlarla ortak özellikler dolayısıyla 'en'am', kah da şuurun meleki vasfını sınırlaması veya örtmesi fikrini beyinde tetiklemesi itibarıyla 'şeytan' diye tanımlanmıştır. "İnsan" diye tanımlanmış "şuur", kendi orijin yapısını, bedende gözünü açması dolayısıyla da unutmuş, 'hatırlamaz' olduğu için 'zikir - hatırlatıcı' gönderilmiştir. Kur'an bilgisi, 'zikir' yani 'hatırlatıcı'dır. İnsana hakikatini hatırlatmak içindir. Beyin - beden kabulünün getirisi sınırlı - kayıtlı cehennemi bedensel yaşam; şuur boyutundaki meleki boyuttaki seyir ise cennet yaşamı olarak tanımlanmaktadır. Bütün bu olaylar ve cennet - cehennem tasvirleri bir kısım ayetlerde vurgulandığı üzere, tamamıyla misal yollu benzetme ve işaret yollu anlatımdır. Cennet şuur yaşamı ve şuurdan, El Esma özelliklerinin açığa çıktığı bir yaşam olduğu içindir ki; biyolojik - hayvansı beden var olmadığı ve dahi söz konusu olmadığı içindir ki; buna dair oluşlar da o boyutta yer almaz. Onun için cennetin gerçekte, çok algı dışı bir yaşam boyutu olduğuna işaret edilmiştir. Konunun detayları ayrı bir kitap mevzuudur. Ancak Kuran'daki işaretlerin yerli yerinde değerlendirilip anlaşılması için bu kadar bir özet anlayışımızı buraya eklemeyi uygun gördüm. Eksik veya yanlış müşahedem oluşmuşsa bağışlanma dilerim. Hakikatini bilen Allah'tır. A. H. )
Ahmed Hulusi

Dedik ki: "Ey Adem, kesinlikle şu (iblis, vehmini tahrik eden kendini beden kabul etme fikri) senin ve eşin (bedenin) için bir düşmandır! Sakın sizi (kendinizi şuur {meleki yapı - kuvve} olarak yaşadığınız) cennetten (bedenselliğe - bilinç yaşamı boyutuna) çıkarmasın; sonra şaki (kendini beden sınırlamasının mutsuzluğu içinde bulan ve bunun sonuçlarını yaşayarak yanan) olursun!" Not: Burada anlatılmak istenen, müşahedemizdekine göre özetle şudur: Adem ismiyle işaret edilen, yokken, Allah Esma'sının ihtiva ettiği ruh {manalar bütünü} üflenerek, bir "şuur varlık" halinde beyinde yani madde bedenden açığa çıkarılmıştır. Beyin bu açığa çıkarılışı kabul edecek şekilde 'tesviye' edildikten sonra, açığa çıkan bu El Esma ruhu - data olan şuur varlık, meleki bir yapı - boyut olarak cinsiyetsizdir. Ne var ki beyinin oluşum sürecinde karındaki ikinci beyin denen nöronlar topluluğunun ve diğer organların yolladığı verilerin beyinde oluşturduğu "ben bu bedenim" düşüncesi, iblis tarafından da kullanılarak, Adem'i, kendini beden kabul noktasına düşürmüştür. İblis diye tanımlanan cin türünün, {göze göre görünmez} ışınsal bedenli varlığın, beyine yolladığı impulse ile tahrik ettiği kendini beden olarak kabullenme fikriyle, şuurun hakikati örtülmüş; kendisini, eşi diye tanımlanmış olan beden kabulü noktasına indirmiştir. Beyin, yapısı itibarıyla, veri tabanını oluşturan genetik bilgiler, şartlanmalar, değer yargıları ve bunun getirisi duygular ile çeşitli fikirler doğrultusunda açığa çıkan bilincin, akıl kuvvesini değerlendirmesiyle kendi DÜNYASI İÇİNDE YAŞAR! Bilincin yani oluşmuş benliğin, şuur boyutunu oluşturan Allah Esma'sına 'İman' etmesi ve "orijin BEN"deki özelliklerle yaşayarak farkında olmadığı meleki denen kuvvelere ermesi istenir. Ona bu hatırlatılmak üzere BİLGİ {KİTAP} yollanır! İşin doğrusunun bu olduğu 'hatırlatılmaktadır'. Şuur ise bu bağlardan öte, hakikati Allah ilmine uzanan meleki kuvve - nurdur. Şuur, kalp veya daha deriniyle hakikati aksettirmesi itibarıyla 'fuad' (Esma mana özelliklerini beyine yansıtıcılar - kalp nöronları) diye anlatılır. Fuad adıyla işaret edilen hakikati kavrama özelliği ana rahminde 120. günde ya beyne aksettirilir o takdirde kişi "said" olarak nitelendirilir; ya da aksettirilemez ve beyinde bu açılım olmaz, bu defa da o kişi "şaki" diye tanımlanır. Bundan sonra o nöronların işlevi kopyalandığı beyinden devam eder. "Ayna nöronlar" konusunun bir kapsamı da bu olaydır tespitimize göre! Şuurun, eşi olarak kendisine geçici süre verilmiş olan beden ise, kah maddeden meydana gelmesi itibarıyla 'arzın dabbesi', kah bedendeki hayvanlarla ortak özellikler dolayısıyla 'en'am', kah da şuurun meleki vasfını sınırlaması veya örtmesi fikrini beyinde tetiklemesi itibarıyla 'şeytan' diye tanımlanmıştır. "İnsan" diye tanımlanmış "şuur", kendi orijin yapısını, bedende gözünü açması dolayısıyla da unutmuş, 'hatırlamaz' olduğu için 'zikir - hatırlatıcı' gönderilmiştir. Kur'an bilgisi, 'zikir' yani 'hatırlatıcı'dır. İnsana hakikatini hatırlatmak içindir. Beyin - beden kabulünün getirisi sınırlı - kayıtlı cehennemi bedensel yaşam; şuur boyutundaki meleki boyuttaki seyir ise cennet yaşamı olarak tanımlanmaktadır. Bütün bu olaylar ve cennet - cehennem tasvirleri bir kısım ayetlerde vurgulandığı üzere, tamamıyla misal yollu benzetme ve işaret yollu anlatımdır. Cennet şuur yaşamı ve şuurdan, El Esma özelliklerinin açığa çıktığı bir yaşam olduğu içindir ki; biyolojik - hayvansı beden var olmadığı ve dahi söz konusu olmadığı içindir ki; buna dair oluşlar da o boyutta yer almaz. Onun için cennetin gerçekte, çok algı dışı bir yaşam boyutu olduğuna işaret edilmiştir. Konunun detayları ayrı bir kitap mevzuudur. Ancak Kuran'daki işaretlerin yerli yerinde değerlendirilip anlaşılması için bu kadar bir özet anlayışımızı buraya eklemeyi uygun gördüm. Eksik veya yanlış müşahedem oluşmuşsa bağışlanma dilerim. Hakikatini bilen Allah'tır. A. H. )

Taha 117. Ayet 117. Ayet Ali Bulaç Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
Ali Bulaç

Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."

Taha 117. Ayet 117. Ayet Bayraktar Bayraklı - "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutsuz olursun. Zira cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.
Bayraktar Bayraklı

- "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutsuz olursun. Zira cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.

Taha 117. Ayet 117. Ayet Elmalılı Hamdi Yazır Bunun üzerine biz de ya Adem dedik: haberin olsun bu sana ve zevcene düşmandır, sakın sizi Cennetten çıkarmasın ki sonra bedbaht olursun
Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine biz de ya Adem dedik: haberin olsun bu sana ve zevcene düşmandır, sakın sizi Cennetten çıkarmasın ki sonra bedbaht olursun

Taha 117. Ayet 117. Ayet Gültekin Onan Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
Gültekin Onan

Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."

İletişime Geçin

Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.

image image

Henüz Üye Değil misiniz?

Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.

image image