Mealler
Bakara Suresi - Mealler
Takip | Sure Ayetler | Meal |
---|---|---|
Bakara 141. Ayet
141. Ayet
Erhan Aktaş
Onlar, gelip geçen bir ümmetti[1]. Onların kazandıkları onlara; sizin kazandıklarınız sizedir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
|
Erhan Aktaş
Onlar, gelip geçen bir ümmetti[1]. Onların kazandıkları onlara; sizin kazandıklarınız sizedir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. |
|
Bakara 141. Ayet
141. Ayet
Mehmet Okuyan
Onlar bir ümmetti, elbette gelip geçti(ler). Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.[1]
|
Mehmet Okuyan
Onlar bir ümmetti, elbette gelip geçti(ler). Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.[1] |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Ahmed Hulusi
İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kabe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allah'ındır. Dilediğine hidayet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için. "
|
Ahmed Hulusi
İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kabe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allah'ındır. Dilediğine hidayet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için. " |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Ali Bulaç
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir."
|
Ali Bulaç
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Bayraktar Bayraklı
Bazı dar kafalı insanlar, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır; O, dileyeni doğru yola iletir."
|
Bayraktar Bayraklı
Bazı dar kafalı insanlar, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır; O, dileyeni doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Diyanet İşleri
Birtakım kendini bilmez insanlar, "Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da, Batı da Allah'ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir."
|
Diyanet İşleri
Birtakım kendini bilmez insanlar, "Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da, Batı da Allah'ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır
Nas içinde süfeha takımı "bunları bulundukları Kıbleden çeviren ne? diyecek, Deki Meşrık da Magrib de Allahındır, o kimi dilerse doğru bir caddeye çıkarır
|
Elmalılı Hamdi Yazır
Nas içinde süfeha takımı "bunları bulundukları Kıbleden çeviren ne? diyecek, Deki Meşrık da Magrib de Allahındır, o kimi dilerse doğru bir caddeye çıkarır |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Gültekin Onan
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı'nındır, batı da. O dilediğini doğru yola iletir".
|
Gültekin Onan
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı'nındır, batı da. O dilediğini doğru yola iletir". |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Hasan Basri Çantay
İnsanlardan (Yahudi ve müşriklerden) bir takım beyinsizler: "(Müslümanların namazda kıble edinib) üzerinde durdukları (devam etdikleri eski) Kıblesinden çeviren (sebeb) nedir?" diyecekler. De ki (Habibim): "Doğu da Allahın, batı da. O, kimi dilerse onu doğru yola iletir."
|
Hasan Basri Çantay
İnsanlardan (Yahudi ve müşriklerden) bir takım beyinsizler: "(Müslümanların namazda kıble edinib) üzerinde durdukları (devam etdikleri eski) Kıblesinden çeviren (sebeb) nedir?" diyecekler. De ki (Habibim): "Doğu da Allahın, batı da. O, kimi dilerse onu doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
İbni Kesir
İnsanlardan bir kısım beyinsizler diyeceklerdir ki: Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden ne çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru yola iletir.
|
İbni Kesir
İnsanlardan bir kısım beyinsizler diyeceklerdir ki: Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden ne çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru yola iletir. |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Muhammed Esed
İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, dilediğini doğru yola iletir."
|
Muhammed Esed
İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, dilediğini doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Şaban Piriş
İnsanlardan bir takım beyinsizler: -Üzerlerinde bulundukları kıblelerinden onları döndüren nedir? diyecekler. De ki: -Doğu da batı da Allah'a aittir. O dilediği kimseyi doğru yola iletir.
|
Şaban Piriş
İnsanlardan bir takım beyinsizler: -Üzerlerinde bulundukları kıblelerinden onları döndüren nedir? diyecekler. De ki: -Doğu da batı da Allah'a aittir. O dilediği kimseyi doğru yola iletir. |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Suat Yıldırım
Akılsız insanlar: Bu Müslümanları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır. O dilediği kimseyi doğru yola yöneltir."
|
Suat Yıldırım
Akılsız insanlar: Bu Müslümanları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır. O dilediği kimseyi doğru yola yöneltir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Süleyman Ateş
İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola iletir."
|
Süleyman Ateş
İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Yaşar Nuri Öztürk
İnsanlar içinden bazı beyinsizler: "Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, dilediğini dosdoğru yola kılavuzlar."
|
Yaşar Nuri Öztürk
İnsanlar içinden bazı beyinsizler: "Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, dilediğini dosdoğru yola kılavuzlar." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Mustafa İslamoğlu
İnsanlar arasından beyinsizler çıkıp diyecekler ki: "Daha önce yöneldikleri kıbleden onları çeviren sebep nedir?" De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır: O dileyen kimseyi doğru yola yöneltmeyi diler.
|
Mustafa İslamoğlu
İnsanlar arasından beyinsizler çıkıp diyecekler ki: "Daha önce yöneldikleri kıbleden onları çeviren sebep nedir?" De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır: O dileyen kimseyi doğru yola yöneltmeyi diler. |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Rashad Khalifa
The fools among the people would say, "Why did they change the direction of their Qiblah?" Say, "To GOD belongs the east and the west; He guides whoever wills in a straight path."
|
Rashad Khalifa
The fools among the people would say, "Why did they change the direction of their Qiblah?" Say, "To GOD belongs the east and the west; He guides whoever wills in a straight path." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
The Monotheist Group
The foolish from among the people will say: "What has turned them away from the focal point that they were on?" Say: "To God are the east and the west, He guides whomsoever He wishes to a straight path."
|
The Monotheist Group
The foolish from among the people will say: "What has turned them away from the focal point that they were on?" Say: "To God are the east and the west, He guides whomsoever He wishes to a straight path." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Edip-Layth
The foolish from amongst the people will say, "What has turned them away from the focal point that they were on?" Say, "To God is the east and the west, He guides whomsoever He wishes to a straight path."
|
Edip-Layth
The foolish from amongst the people will say, "What has turned them away from the focal point that they were on?" Say, "To God is the east and the west, He guides whomsoever He wishes to a straight path." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Ali Rıza Safa
İnsanlar arasındaki kimi beyinsizler, şöyle diyecekler: "Yöneldikleri kıblelerinden, onları çeviren nedir?" De ki: "Doğu da batı da Allah'ın malıdır. Dilediğini dosdoğru yola eriştirir!"
|
Ali Rıza Safa
İnsanlar arasındaki kimi beyinsizler, şöyle diyecekler: "Yöneldikleri kıblelerinden, onları çeviren nedir?" De ki: "Doğu da batı da Allah'ın malıdır. Dilediğini dosdoğru yola eriştirir!" |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Süleymaniye Vakfı
İnsanlardan kimi akılsızlar şöyle diyecekler: "Bunları, yöneldikleri kıbleden çeviren nedir ki!"[1] De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da! O, doğru tercihte bulunanı doğru bir yola yöneltir."
|
Süleymaniye Vakfı
İnsanlardan kimi akılsızlar şöyle diyecekler: "Bunları, yöneldikleri kıbleden çeviren nedir ki!"[1] De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da! O, doğru tercihte bulunanı doğru bir yola yöneltir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Edip Yüksel
Halktan bazı beyinsizler: "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da ALLAH'ındır. O dilediğini/dileyeni doğru yola iletir."[1]
|
Edip Yüksel
Halktan bazı beyinsizler: "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da ALLAH'ındır. O dilediğini/dileyeni doğru yola iletir."[1] |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Erhan Aktaş
İnsanlardan, birtakım beyinsizler: "Daha önce yöneldiğiniz kıbleden sizi çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dileyen[1] kimseyi doğru yola iletir."
|
Erhan Aktaş
İnsanlardan, birtakım beyinsizler: "Daha önce yöneldiğiniz kıbleden sizi çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dileyen[1] kimseyi doğru yola iletir." |
|
Bakara 142. Ayet
142. Ayet
Mehmet Okuyan
İnsanlardan bazı beyinsizler "Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları (Müslümanları) çeviren nedir?" diyecekler.[1] De ki: "Doğu da Batı da yalnızca Allah'a aittir. Dileyeni (layık gördüğünü) doğru yola ulaştırır."
|
Mehmet Okuyan
İnsanlardan bazı beyinsizler "Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları (Müslümanları) çeviren nedir?" diyecekler.[1] De ki: "Doğu da Batı da yalnızca Allah'a aittir. Dileyeni (layık gördüğünü) doğru yola ulaştırır." |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Ahmed Hulusi
Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasulü de sizin üzerinize Şehiyd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve Hakkaniyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasule tabi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allah'ın hidayet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allah imanınızı boşa çıkarmaz. Allah insanlara hakikatlerinden açığa çıkan Rauf ve Rahıym'dir.
|
Ahmed Hulusi
Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasulü de sizin üzerinize Şehiyd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve Hakkaniyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasule tabi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allah'ın hidayet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allah imanınızı boşa çıkarmaz. Allah insanlara hakikatlerinden açığa çıkan Rauf ve Rahıym'dir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Ali Bulaç
Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
|
Ali Bulaç
Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Bayraktar Bayraklı
İnsanların sorunlarını çözesiniz/insanlara şahit olasınız diye, sizi orta noktada olan bir toplum yaptık; böylece Peygamber de sizin sorunlarınızı çözer/size şahit olur. Biz, Peygambere uyanı, topuğu üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, senin eskiden yöneldiğin Kabe'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı hiçe sayacak değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı şefkatlidir; merhametlidir.
|
Bayraktar Bayraklı
İnsanların sorunlarını çözesiniz/insanlara şahit olasınız diye, sizi orta noktada olan bir toplum yaptık; böylece Peygamber de sizin sorunlarınızı çözer/size şahit olur. Biz, Peygambere uyanı, topuğu üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, senin eskiden yöneldiğin Kabe'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı hiçe sayacak değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı şefkatlidir; merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Diyanet İşleri
Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resul'e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
|
Diyanet İşleri
Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resul'e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır
ve işte böyle sizi doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki siz bütün insanlar üzerine adalet nümunesi, hak şahidleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Kıbleyi mukaddema durduğun Ka'be yapışımız da sırf şunun içindir: Peygamberin izince gidecekleri; iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım, o elbette Allahın hidayet eylediği kimselerden maadasına mutlak ağır gelecekdi, Allah imanınızı zayi edecek değil, Her halde Allah insanlara re'fetli çok re'fetlidir, rahimdir
|
Elmalılı Hamdi Yazır
ve işte böyle sizi doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki siz bütün insanlar üzerine adalet nümunesi, hak şahidleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Kıbleyi mukaddema durduğun Ka'be yapışımız da sırf şunun içindir: Peygamberin izince gidecekleri; iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım, o elbette Allahın hidayet eylediği kimselerden maadasına mutlak ağır gelecekdi, Allah imanınızı zayi edecek değil, Her halde Allah insanlara re'fetli çok re'fetlidir, rahimdir |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Gültekin Onan
Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü [Kabe'yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı'nın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
|
Gültekin Onan
Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü [Kabe'yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı'nın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Hasan Basri Çantay
Böylece sizi (Ey Muhammed ümmeti) vasat (orta) bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı (hakıykatın) şahidler (i) olasınız, bu peygamber de sizin üzerinize tam bir şahidi olsun diye. (Habibim) senin haala üstünde durageldiğin (Ka'beyi tekrar) kıble yapmamız; o peygambere (sana) uyanları (senin izince gidenleri) ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden (irtidad edeceklerden ve münafıklardan) ayırd etmemiz içindir. Gerçi (Kıblenin bu suretle çevrilmesi) elbette büyük bir (mesele) dir. Ancak bu, Allanın, doğru yola iletdiği kimseler hakkında (asla varid) değil. Allah imanınızı zaayi edecek değildir. Çünkü Allah insanları çok esirgeyendir, (onlara) rahmet (ve inayet) ini rayigan edendir.
|
Hasan Basri Çantay
Böylece sizi (Ey Muhammed ümmeti) vasat (orta) bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı (hakıykatın) şahidler (i) olasınız, bu peygamber de sizin üzerinize tam bir şahidi olsun diye. (Habibim) senin haala üstünde durageldiğin (Ka'beyi tekrar) kıble yapmamız; o peygambere (sana) uyanları (senin izince gidenleri) ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden (irtidad edeceklerden ve münafıklardan) ayırd etmemiz içindir. Gerçi (Kıblenin bu suretle çevrilmesi) elbette büyük bir (mesele) dir. Ancak bu, Allanın, doğru yola iletdiği kimseler hakkında (asla varid) değil. Allah imanınızı zaayi edecek değildir. Çünkü Allah insanları çok esirgeyendir, (onlara) rahmet (ve inayet) ini rayigan edendir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
İbni Kesir
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahidler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Ve senin üzerinde bulunduğun kıbleyi, peygambere uyanları, ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırdetmek için kıble yaptık. Gerçi bu, büyük bir şeydir. Ama Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler için değil. Allah, elbette imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara Rauf ve Rahim'dir.
|
İbni Kesir
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahidler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Ve senin üzerinde bulunduğun kıbleyi, peygambere uyanları, ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırdetmek için kıble yaptık. Gerçi bu, büyük bir şeydir. Ama Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler için değil. Allah, elbette imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara Rauf ve Rahim'dir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Muhammed Esed
Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın. Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde gerisin geri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, (ey Peygamber) daha önce yöneldiğin hedefi (bu topluluk için) kıble olarak tayin ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle göz ardı etmeyecektir; zira, unutmayın ki, Allah insana karşı en şefkatli olandır, rahmet kaynağıdır.
|
Muhammed Esed
Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın. Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde gerisin geri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, (ey Peygamber) daha önce yöneldiğin hedefi (bu topluluk için) kıble olarak tayin ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle göz ardı etmeyecektir; zira, unutmayın ki, Allah insana karşı en şefkatli olandır, rahmet kaynağıdır. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Şaban Piriş
Nitekim, insanlara şahit olmanız, Peygamber'in de size şahit olması için sizi vasat /adil bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun kıbleyi ise sırf peygambere uyanları, ökçesi üzerinde dönenlerden ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah'ın doğru yolu gösterdiklerinden başkası için bu çok ağır bir şeydir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara çok şefkatli ve merhametlidir.
|
Şaban Piriş
Nitekim, insanlara şahit olmanız, Peygamber'in de size şahit olması için sizi vasat /adil bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun kıbleyi ise sırf peygambere uyanları, ökçesi üzerinde dönenlerden ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah'ın doğru yolu gösterdiklerinden başkası için bu çok ağır bir şeydir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara çok şefkatli ve merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Suat Yıldırım
Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şahitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin arzulayıp da şu anda yöneldiğin Kabeyi kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydana çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak Allah'ın doğru yola erdirdiği kimseler için mesele teşkil etmez. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir.
|
Suat Yıldırım
Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şahitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin arzulayıp da şu anda yöneldiğin Kabeyi kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydana çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak Allah'ın doğru yola erdirdiği kimseler için mesele teşkil etmez. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Süleyman Ateş
Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahid olasınız. Elçi de size şahid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir.
|
Süleyman Ateş
Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahid olasınız. Elçi de size şahid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Yaşar Nuri Öztürk
İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir.
|
Yaşar Nuri Öztürk
İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Mustafa İslamoğlu
İşte böylece sizin dengeli bir ümmet olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve Rasul de size örnek ve model olsun. Elçi'ye uyanların arasından topukları üzerinde geri dönenleri seçip ayırmak için, senin daha önce yöneldiğin yönü kıble olarak tayin ettik. Hiç şüphesiz bu olay Allah'ın yol gösterdikleri hariç, herkes için çok zor bir sınavdı; Allah sizin imanda ısrarınızı kesinlikle zayi etmeyecektir: Elbette Allah insanlara karşı sınırsız bir şefkat, sonsuz bir merhamet sahibidir.
|
Mustafa İslamoğlu
İşte böylece sizin dengeli bir ümmet olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve Rasul de size örnek ve model olsun. Elçi'ye uyanların arasından topukları üzerinde geri dönenleri seçip ayırmak için, senin daha önce yöneldiğin yönü kıble olarak tayin ettik. Hiç şüphesiz bu olay Allah'ın yol gösterdikleri hariç, herkes için çok zor bir sınavdı; Allah sizin imanda ısrarınızı kesinlikle zayi etmeyecektir: Elbette Allah insanlara karşı sınırsız bir şefkat, sonsuz bir merhamet sahibidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Rashad Khalifa
We thus made you an impartial community, that you may serve as witnesses among the people, and the messenger serves as a witness among you. We changed the direction of your original Qiblah only to distinguish those among you who readily follow the messenger from those who would turn back on their heels. It was a difficult test, but not for those who are guided by GOD. GOD never puts your worship to waste. GOD is Compassionate towards the people, Most Merciful.
|
Rashad Khalifa
We thus made you an impartial community, that you may serve as witnesses among the people, and the messenger serves as a witness among you. We changed the direction of your original Qiblah only to distinguish those among you who readily follow the messenger from those who would turn back on their heels. It was a difficult test, but not for those who are guided by GOD. GOD never puts your worship to waste. GOD is Compassionate towards the people, Most Merciful. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
The Monotheist Group
And as such, We have made you a balanced nation so that you may be witness over the people, and that the messenger may be witness over you. And We did not make the focal point that you became on except to distinguish who follows the messenger from those who will turn on their heels. It was a great thing indeed except for those whom God had guided; God was not to waste your belief. God is Merciful and Compassionate over the people.
|
The Monotheist Group
And as such, We have made you a balanced nation so that you may be witness over the people, and that the messenger may be witness over you. And We did not make the focal point that you became on except to distinguish who follows the messenger from those who will turn on their heels. It was a great thing indeed except for those whom God had guided; God was not to waste your belief. God is Merciful and Compassionate over the people. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Edip-Layth
As such, We have made you a balanced/impartial nation so that you may be witnesses over the people, and that the messenger may be witness over you. We did not make the focal point that you came on except so that we know who follows the messenger from those who will turn on their heels. It was a big deal indeed except for those whom God had guided; God was not to waste your acknowledgement. God is Kind and Compassionate over the people.
|
Edip-Layth
As such, We have made you a balanced/impartial nation so that you may be witnesses over the people, and that the messenger may be witness over you. We did not make the focal point that you came on except so that we know who follows the messenger from those who will turn on their heels. It was a big deal indeed except for those whom God had guided; God was not to waste your acknowledgement. God is Kind and Compassionate over the people. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Ali Rıza Safa
Ve işte böylece, sizi, orta bir topluluk yaptık; elçi de size tanık olsun. Elçiyi izleyenleri, topuklarının üzerinde geriye dönenlerden ayırmak için, senin yöneldiğini kıble yaptık. Bu durum, Allah'ın doğru yola eriştirdiklerinden başkasına kesinlikle zor gelir. Oysa Allah, inancınızı boşa çıkarmayacaktır. Kuşkusuz, Allah, insanlara karşı, doğal olarak, Sevecendir; Merhametlidir.
|
Ali Rıza Safa
Ve işte böylece, sizi, orta bir topluluk yaptık; elçi de size tanık olsun. Elçiyi izleyenleri, topuklarının üzerinde geriye dönenlerden ayırmak için, senin yöneldiğini kıble yaptık. Bu durum, Allah'ın doğru yola eriştirdiklerinden başkasına kesinlikle zor gelir. Oysa Allah, inancınızı boşa çıkarmayacaktır. Kuşkusuz, Allah, insanlara karşı, doğal olarak, Sevecendir; Merhametlidir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Süleymaniye Vakfı
İşte böyle! Sizi merkez toplum[1] yaptık ki insanlara örnek olasınız, Kitabımız[2] da yanınızda olsun.[3] Yönelmekte olduğun kıbleyi (Beyt-i Makdis'i), sırf elçimize uyanla ona sırt çevireni bilelim diye, yaptık.[4] Onun değişmesi, Allah'ın doğru yolda olduğunu onayladıklarından başkasına ağır gelir. Allah,(Kabe'nin tekrar kıble olacağına dair) inancınızı boşa çıkaracak değildir. İnsanlara pek şefkatli ve iyiliği bol olan Allah'tır.
|
Süleymaniye Vakfı
İşte böyle! Sizi merkez toplum[1] yaptık ki insanlara örnek olasınız, Kitabımız[2] da yanınızda olsun.[3] Yönelmekte olduğun kıbleyi (Beyt-i Makdis'i), sırf elçimize uyanla ona sırt çevireni bilelim diye, yaptık.[4] Onun değişmesi, Allah'ın doğru yolda olduğunu onayladıklarından başkasına ağır gelir. Allah,(Kabe'nin tekrar kıble olacağına dair) inancınızı boşa çıkaracak değildir. İnsanlara pek şefkatli ve iyiliği bol olan Allah'tır. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Edip Yüksel
Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH onayınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şefkatlidir, Rahimdir.
|
Edip Yüksel
Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH onayınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şefkatlidir, Rahimdir. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Erhan Aktaş
Ve böylece, sizi vasat[1] bir toplum yaptık ki insanlara karşı gerçeğin tanıkları olasınız; elçi de sizin üzerinizde tanık olsun. Senin arzulayıp da yönelemediğin[2] Kabe'yi, Resul'e uyanları ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt etmek için kıble yaptık. Doğrusu, bu, Allah'ın hidayet ettiği[3] kimselerden başkasına ağır gelir. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Allah, insanlara karşı Çok Şefkatli ve Çok Bağışlayıcı'dır.
|
Erhan Aktaş
Ve böylece, sizi vasat[1] bir toplum yaptık ki insanlara karşı gerçeğin tanıkları olasınız; elçi de sizin üzerinizde tanık olsun. Senin arzulayıp da yönelemediğin[2] Kabe'yi, Resul'e uyanları ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt etmek için kıble yaptık. Doğrusu, bu, Allah'ın hidayet ettiği[3] kimselerden başkasına ağır gelir. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Allah, insanlara karşı Çok Şefkatli ve Çok Bağışlayıcı'dır. |
|
Bakara 143. Ayet
143. Ayet
Mehmet Okuyan
İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Elçinin de size şahit olması için[1] sizi dengeli[2] bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun (kıble edindiğin Kâbe'yi) biz ancak Elçi'ye uyanı, topukları üzerinde geri dönenden bil(dir)memiz (ortaya çıkarmamız)[3] için kıble yaptık. Bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdıklarından başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
|
Mehmet Okuyan
İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Elçinin de size şahit olması için[1] sizi dengeli[2] bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun (kıble edindiğin Kâbe'yi) biz ancak Elçi'ye uyanı, topukları üzerinde geri dönenden bil(dir)memiz (ortaya çıkarmamız)[3] için kıble yaptık. Bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdıklarından başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Ahmed Hulusi
Biz, vechinin semada takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede aleminde halden hale girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illa Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kabe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O halde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kabe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kitap (hakikat ve Sünnetullah bilgisi) verilenler bilirler ki o, Rablerinden bir HAK'tır! Allah onların hakikatleri olarak, yaptıklarından gafil değildir.
|
Ahmed Hulusi
Biz, vechinin semada takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede aleminde halden hale girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illa Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kabe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O halde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kabe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kitap (hakikat ve Sünnetullah bilgisi) verilenler bilirler ki o, Rablerinden bir HAK'tır! Allah onların hakikatleri olarak, yaptıklarından gafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Ali Bulaç
Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
|
Ali Bulaç
Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Bayraktar Bayraklı
Biz, yüzünü göğe doğru çevirdiğini görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Siz de hepiniz, nerede olursanız olunuz, yüzlerinizi o tarafa doğru çeviriniz. Şüphesiz kitap ehli, Peygamberin, Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilir. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
|
Bayraktar Bayraklı
Biz, yüzünü göğe doğru çevirdiğini görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Siz de hepiniz, nerede olursanız olunuz, yüzlerinizi o tarafa doğru çeviriniz. Şüphesiz kitap ehli, Peygamberin, Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilir. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Diyanet İşleri
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Diyanet İşleri
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır
hakikaten yüzünün Semada aranıp durduğunu görüyoruz, artık müsterih ol: seni hoşnud olacağın bir Kıbleye memur edeceğiz, haydi yüzünü Mescidi Harama doğru çevir, siz de -ey mü'minler- nerede bulunsanız yüzünüzü ona doğru çeviriniz; kendilerine kitab verilmiş olanlar da her halde bilirler ki o rablarından gelen haktır ve Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından gafil değildir
|
Elmalılı Hamdi Yazır
hakikaten yüzünün Semada aranıp durduğunu görüyoruz, artık müsterih ol: seni hoşnud olacağın bir Kıbleye memur edeceğiz, haydi yüzünü Mescidi Harama doğru çevir, siz de -ey mü'minler- nerede bulunsanız yüzünüzü ona doğru çeviriniz; kendilerine kitab verilmiş olanlar da her halde bilirler ki o rablarından gelen haktır ve Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından gafil değildir |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Gültekin Onan
Yüzünü göğe çevirip durduğunu (tekallube) görüyoruz. Seni, hoşlanacağın / hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e / Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir.
|
Gültekin Onan
Yüzünü göğe çevirip durduğunu (tekallube) görüyoruz. Seni, hoşlanacağın / hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e / Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Hasan Basri Çantay
Biz, yüzünü (vahye intizaar ve iştiyakından) çok kerre göğe doğru evirib çevirdiğini muhakkak görüyoruz. Şimdi seni herhalde hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescid-i haram tarafına (Ka'be semtine) çevir. (Ey Müminler,) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün. Şüphe yok ki kendilerine Kitab verilenler bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yapacaklarından gaafil değildir.
|
Hasan Basri Çantay
Biz, yüzünü (vahye intizaar ve iştiyakından) çok kerre göğe doğru evirib çevirdiğini muhakkak görüyoruz. Şimdi seni herhalde hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescid-i haram tarafına (Ka'be semtine) çevir. (Ey Müminler,) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün. Şüphe yok ki kendilerine Kitab verilenler bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yapacaklarından gaafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
İbni Kesir
Doğrusu biz, yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu görüyoruz. Şimdi seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede bulunursanız bulunun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphesiz ki, kendilerine kitab verilenler bunun Rablarından gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından gafil değildir.
|
İbni Kesir
Doğrusu biz, yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu görüyoruz. Şimdi seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede bulunursanız bulunun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphesiz ki, kendilerine kitab verilenler bunun Rablarından gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından gafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Muhammed Esed
Biz, (ey Peygamber) senin sık sık yüzünü (bir kılavuz arayışı içinde) göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a çevir; ve siz, hepiniz, nerede olursanız olun, yüzünüzü (namaz esnasında) o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Muhammed Esed
Biz, (ey Peygamber) senin sık sık yüzünü (bir kılavuz arayışı içinde) göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a çevir; ve siz, hepiniz, nerede olursanız olun, yüzünüzü (namaz esnasında) o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Şaban Piriş
(Ey Muhammed) Yüzünü semaya çevirip durduğunu görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap ehli, bunun Rab'lerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Şaban Piriş
(Ey Muhammed) Yüzünü semaya çevirip durduğunu görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap ehli, bunun Rab'lerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Suat Yıldırım
Elbette ilahi buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede olursanız olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab'leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Suat Yıldırım
Elbette ilahi buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede olursanız olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab'leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Süleyman Ateş
(Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Süleyman Ateş
(Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Yaşar Nuri Öztürk
Biz senin, yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.
|
Yaşar Nuri Öztürk
Biz senin, yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Mustafa İslamoğlu
Biz senin yüzünü gökyüzüne çevirip durduğunu görüyorduk. İşte şimdi seni kesinlikle razı olacağın bir kıbleye döndürüyoruz: Artık yüzünü Mescid-i Haram'dan yana çevir! Siz de nerede olursanız olunuz yönünüzü o yana çeviriniz! Kendilerine daha önce vahiy emanet edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu iyi bilirler: Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Mustafa İslamoğlu
Biz senin yüzünü gökyüzüne çevirip durduğunu görüyorduk. İşte şimdi seni kesinlikle razı olacağın bir kıbleye döndürüyoruz: Artık yüzünü Mescid-i Haram'dan yana çevir! Siz de nerede olursanız olunuz yönünüzü o yana çeviriniz! Kendilerine daha önce vahiy emanet edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu iyi bilirler: Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Rashad Khalifa
We have seen you turning your face about the sky (searching for the right direction). We now assign a Qiblah that is pleasing to you. Henceforth, you shall turn your face towards the Sacred Masjid. Wherever you may be, all of you shall turn your faces towards it. Those who received the previous scripture know that this is the truth from their Lord. GOD is never unaware of anything they do.
|
Rashad Khalifa
We have seen you turning your face about the sky (searching for the right direction). We now assign a Qiblah that is pleasing to you. Henceforth, you shall turn your face towards the Sacred Masjid. Wherever you may be, all of you shall turn your faces towards it. Those who received the previous scripture know that this is the truth from their Lord. GOD is never unaware of anything they do. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
The Monotheist Group
We see the shifting of your face towards the heaven; We will thus set for you a focal point that will be pleasing to you: "You shall set yourself towards the Restricted Temple; and wherever you may be, you shall all set yourselves towards it." Those who have been given the Book know it is the truth from their Lord. And God is not unaware of what you do.
|
The Monotheist Group
We see the shifting of your face towards the heaven; We will thus set for you a focal point that will be pleasing to you: "You shall set yourself towards the Restricted Temple; and wherever you may be, you shall all set yourselves towards it." Those who have been given the Book know it is the truth from their Lord. And God is not unaware of what you do. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Edip-Layth
We see the shifting of your face towards the sky; We will thus set for you a focal point that will be pleasing to you, "You shall set yourself towards the Restricted Temple; and wherever you may be, you shall all set yourselves towards it." Those who have been given the book know it is the truth from their Lord. God is not oblivious of what you do.
|
Edip-Layth
We see the shifting of your face towards the sky; We will thus set for you a focal point that will be pleasing to you, "You shall set yourself towards the Restricted Temple; and wherever you may be, you shall all set yourselves towards it." Those who have been given the book know it is the truth from their Lord. God is not oblivious of what you do. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Ali Rıza Safa
Yüzünü, çok kez gökyüzüne çevirip durduğunu görüyoruz. Artık, hoşlanacağın bir kıbleye, seni kesinlikle çevireceğiz. Bundan böyle, yüzünü, Kutsal Yakarış Evi yönüne çevir. Nerede olursanız, yüzünüzü, o yöne çevirin. Aslında, kitap verilenler, bunun, Efendilerinden bir gerçek olduğunu kesin olarak bilirler. Allah, onların yaptıklarından zaten habersiz değildir.
|
Ali Rıza Safa
Yüzünü, çok kez gökyüzüne çevirip durduğunu görüyoruz. Artık, hoşlanacağın bir kıbleye, seni kesinlikle çevireceğiz. Bundan böyle, yüzünü, Kutsal Yakarış Evi yönüne çevir. Nerede olursanız, yüzünüzü, o yöne çevirin. Aslında, kitap verilenler, bunun, Efendilerinden bir gerçek olduğunu kesin olarak bilirler. Allah, onların yaptıklarından zaten habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Süleymaniye Vakfı
(Ey Nebi,) Yüzünün sık sık göğe döndüğünü görüyoruz. Seni istediğin kıbleye elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! (Müminler! Siz de) Nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine kitap verilenler iyi bilirler ki bu, Sahiplerinin (Rablerinin) gerçek hükmüdür. Yaptıkları hiçbir şey, Allah'a gizli kalmaz.
|
Süleymaniye Vakfı
(Ey Nebi,) Yüzünün sık sık göğe döndüğünü görüyoruz. Seni istediğin kıbleye elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! (Müminler! Siz de) Nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine kitap verilenler iyi bilirler ki bu, Sahiplerinin (Rablerinin) gerçek hükmüdür. Yaptıkları hiçbir şey, Allah'a gizli kalmaz. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Edip Yüksel
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Sınırlanmış Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Efendi'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir.
|
Edip Yüksel
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Sınırlanmış Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Efendi'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Erhan Aktaş
Senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kitap verilenler, onun Rabb'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Erhan Aktaş
Senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kitap verilenler, onun Rabb'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 144. Ayet
144. Ayet
Mehmet Okuyan
Yüzünü göğe çevirişini (haber beklediğini) elbette görüyoruz.[1] Elbette seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi onun tarafına çevirin! Şüphesiz ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, onun Rablerinden (gelen) gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
|
Mehmet Okuyan
Yüzünü göğe çevirişini (haber beklediğini) elbette görüyoruz.[1] Elbette seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi onun tarafına çevirin! Şüphesiz ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, onun Rablerinden (gelen) gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Ahmed Hulusi
Kendilerine Kitap verilenlere her ayeti (hakikate işaret eden bilgiyi) getirsen yine de senin kıblene tabi olmazlar! Sen de onların kıblesine tabi olucu değilsin. (Hatta) onlar birbirlerinin kıblesine de tabi olmazlar. Yemin olsun ki, İlimden sana gelenden sonra onların hevalarına (şartlanmalarına göre oluşan fikirler/istekler) tabi olursan, kesinlikle zalimlerden olursun!
|
Ahmed Hulusi
Kendilerine Kitap verilenlere her ayeti (hakikate işaret eden bilgiyi) getirsen yine de senin kıblene tabi olmazlar! Sen de onların kıblesine tabi olucu değilsin. (Hatta) onlar birbirlerinin kıblesine de tabi olmazlar. Yemin olsun ki, İlimden sana gelenden sonra onların hevalarına (şartlanmalarına göre oluşan fikirler/istekler) tabi olursan, kesinlikle zalimlerden olursun! |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Ali Bulaç
Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.
|
Ali Bulaç
Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Bayraktar Bayraklı
Sen, kitap ehline her türlü ayeti getirsen, yine de onlar senin kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen bilgiden sonra eğer onların arzularına uyarsan, şüphesizzalimlerden olursun.
|
Bayraktar Bayraklı
Sen, kitap ehline her türlü ayeti getirsen, yine de onlar senin kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen bilgiden sonra eğer onların arzularına uyarsan, şüphesizzalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Diyanet İşleri
Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun.
|
Diyanet İşleri
Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır
celalim hakkı için sen o kitab verilmiş olanlara her bürhanı da getirsen yine senin Kıblene tabi olmazlar, sen de onların Kıblesine tabi olmazsın, bir kısmı diğer kısmın Kıblesine tabi değil ki.. celalim hakkı için sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların hevalarına uyacak olursan o takdirde sen de mutlak zulmedenlerdensindir
|
Elmalılı Hamdi Yazır
celalim hakkı için sen o kitab verilmiş olanlara her bürhanı da getirsen yine senin Kıblene tabi olmazlar, sen de onların Kıblesine tabi olmazsın, bir kısmı diğer kısmın Kıblesine tabi değil ki.. celalim hakkı için sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların hevalarına uyacak olursan o takdirde sen de mutlak zulmedenlerdensindir |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Gültekin Onan
Andolsun kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gerçekten zalimlerden olursun.
|
Gültekin Onan
Andolsun kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gerçekten zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Hasan Basri Çantay
Andolsun ki (Habibim) sen, kendilerine Kıble verilenlere (kıble mes'elesine dair) her ayeti (burhanı, mu'cizeyi) getirmiş olsan onlar (inadiarmdan) yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine tabi' olucu değilsin. (Hatta) onların kimi kiminin (Yahudiler Hıristiyanların, Hıristiyanlar Yahudilerin) kıblesine uyucu değildir. Andolsun (Habibim) sana gelen bunca ilim (ve vahy) den sonra (bilfarz) onların heva (ve heves) terine uyacak olursan, o takdirde şübhesiz ve muhakkak (kendilerine) yazık etmişlerden (sayılır) sın.
|
Hasan Basri Çantay
Andolsun ki (Habibim) sen, kendilerine Kıble verilenlere (kıble mes'elesine dair) her ayeti (burhanı, mu'cizeyi) getirmiş olsan onlar (inadiarmdan) yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine tabi' olucu değilsin. (Hatta) onların kimi kiminin (Yahudiler Hıristiyanların, Hıristiyanlar Yahudilerin) kıblesine uyucu değildir. Andolsun (Habibim) sana gelen bunca ilim (ve vahy) den sonra (bilfarz) onların heva (ve heves) terine uyacak olursan, o takdirde şübhesiz ve muhakkak (kendilerine) yazık etmişlerden (sayılır) sın. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
İbni Kesir
Andolsun ki; sen, kendilerine kitab verilmiş olanlara her ayeti getirsen, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi de, kiminin kıblesine uyacak değildirler. Andolsun ki; sana gelen bunca ilimden sonra şayet sen onların heveslerine uyacak olursan, o takdirde şüphesiz zalimlerden olursun.
|
İbni Kesir
Andolsun ki; sen, kendilerine kitab verilmiş olanlara her ayeti getirsen, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi de, kiminin kıblesine uyacak değildirler. Andolsun ki; sana gelen bunca ilimden sonra şayet sen onların heveslerine uyacak olursan, o takdirde şüphesiz zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Muhammed Esed
Ama daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanların önüne bütün delilleri koymuş olsaydın bile senin kıblene yönelmezlerdi; ne sen onların kıblelerine yönelirsin, ne de onlar birbirlerinin kıblelerine yönelirler. Ve eğer sana ilim geldikten sonra onların asılsız görüşlerine uysaydın muhakkak ki zalimlerden olurdun.
|
Muhammed Esed
Ama daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanların önüne bütün delilleri koymuş olsaydın bile senin kıblene yönelmezlerdi; ne sen onların kıblelerine yönelirsin, ne de onlar birbirlerinin kıblelerine yönelirler. Ve eğer sana ilim geldikten sonra onların asılsız görüşlerine uysaydın muhakkak ki zalimlerden olurdun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Şaban Piriş
Sen, kitap verilenlere her belgeyi getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar; sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin. Zaten onlar, birbirlerinin kıblesine de tabi olmazlar. Sana gelen bunca ilimden sonra onların arzularına uyarsan o zaman sen de zalimlerden olursun.
|
Şaban Piriş
Sen, kitap verilenlere her belgeyi getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar; sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin. Zaten onlar, birbirlerinin kıblesine de tabi olmazlar. Sana gelen bunca ilimden sonra onların arzularına uyarsan o zaman sen de zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Suat Yıldırım
Kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili de getirsen onlar senin kıblene yönelmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Zaten onların da bazısı bazısının kıblesine yönelmez ki!... Faraza, sana gelen bunca ilimden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, Bilmiş ol ki, o takdirde sen de zalimlerden olursun!
|
Suat Yıldırım
Kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili de getirsen onlar senin kıblene yönelmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Zaten onların da bazısı bazısının kıblesine yönelmez ki!... Faraza, sana gelen bunca ilimden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, Bilmiş ol ki, o takdirde sen de zalimlerden olursun! |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Süleyman Ateş
Sen Kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen yine onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun.
|
Süleyman Ateş
Sen Kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen yine onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Yaşar Nuri Öztürk
Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun.
|
Yaşar Nuri Öztürk
Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Mustafa İslamoğlu
Sen daha önceden kitap gönderilenlere tüm delilleri getirsen dahi onlar senin kıblene yönelmezler; ve sen de artık onların kıblesine yönelmezsin. Ve ne de onlar birbirlerinin kıblelerine yönelirler. Sana ilim geldikten sonra eğer onların keyiflerine uysaydın, bu durumda sen kesinlikle kendine zulmedenlerden olurdun.
|
Mustafa İslamoğlu
Sen daha önceden kitap gönderilenlere tüm delilleri getirsen dahi onlar senin kıblene yönelmezler; ve sen de artık onların kıblesine yönelmezsin. Ve ne de onlar birbirlerinin kıblelerine yönelirler. Sana ilim geldikten sonra eğer onların keyiflerine uysaydın, bu durumda sen kesinlikle kendine zulmedenlerden olurdun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Rashad Khalifa
Even if you show the followers of the scripture every kind of miracle, they will not follow your Qiblah. Nor shall you follow their Qiblah. They do not even follow each others' Qiblah. If you acquiesce to their wishes, after the knowledge that has come to you, you will belong with the transgressors.
|
Rashad Khalifa
Even if you show the followers of the scripture every kind of miracle, they will not follow your Qiblah. Nor shall you follow their Qiblah. They do not even follow each others' Qiblah. If you acquiesce to their wishes, after the knowledge that has come to you, you will belong with the transgressors. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
The Monotheist Group
And if you come to those who have been given the Book with every sign they will not follow your focal point, nor will you follow their focal point, nor will some of them even follow each others focal point. And if you were to follow their desires after the knowledge that has come to you, then you would be one of the wicked.
|
The Monotheist Group
And if you come to those who have been given the Book with every sign they will not follow your focal point, nor will you follow their focal point, nor will some of them even follow each others focal point. And if you were to follow their desires after the knowledge that has come to you, then you would be one of the wicked. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Edip-Layth
Even if you come to those who have been given the book with every sign, they will not follow your focal point, nor will you follow their focal point, nor will some of them even follow each other's focal point. If you were to follow their desires after the knowledge that has come to you, then you would be one of the wicked.
|
Edip-Layth
Even if you come to those who have been given the book with every sign, they will not follow your focal point, nor will you follow their focal point, nor will some of them even follow each other's focal point. If you were to follow their desires after the knowledge that has come to you, then you would be one of the wicked. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Ali Rıza Safa
Kitap verilenlere her türlü kanıtı getirsen de senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların bir bölümü de diğerlerinin kıblesine uymazlar. Aslında, sana gelen bilgiden sonra, onların isteklerine uyarsan, kendine yazık edersin.
|
Ali Rıza Safa
Kitap verilenlere her türlü kanıtı getirsen de senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların bir bölümü de diğerlerinin kıblesine uymazlar. Aslında, sana gelen bilgiden sonra, onların isteklerine uyarsan, kendine yazık edersin. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Süleymaniye Vakfı
Kendilerine Kitap verilenlere bütün ayetleri (delilleri) getirsen senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlardan hiçbiri diğerinin kıblesine de uymaz.[1] Sana gelen bu bilgiden sonra onların isteklerine uyarsan, yanlış yapanlara karışır gidersin.
|
Süleymaniye Vakfı
Kendilerine Kitap verilenlere bütün ayetleri (delilleri) getirsen senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlardan hiçbiri diğerinin kıblesine de uymaz.[1] Sana gelen bu bilgiden sonra onların isteklerine uyarsan, yanlış yapanlara karışır gidersin. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Edip Yüksel
Kitap verilenlere her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymaz. Sana gelen bu bilgiden sonra, onların keyfine uyarsan zalimlerden olursun.
|
Edip Yüksel
Kitap verilenlere her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymaz. Sana gelen bu bilgiden sonra, onların keyfine uyarsan zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Erhan Aktaş
Ant olsun ki Kitap verilenlere hangi ayeti[1] getirirsen getir, yine de onlar senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar, birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer, sana verilen bunca ilimden[2] sonra, onların arzularına uyarsan, o zaman zalimlerden olursun.
|
Erhan Aktaş
Ant olsun ki Kitap verilenlere hangi ayeti[1] getirirsen getir, yine de onlar senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar, birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer, sana verilen bunca ilimden[2] sonra, onların arzularına uyarsan, o zaman zalimlerden olursun. |
|
Bakara 145. Ayet
145. Ayet
Mehmet Okuyan
Şüphesiz ki kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili getirsen de onlar kıblene dönmezler. Sen onların kıblesine asla uyacak değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine uymazlar. Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman zalimlerden olursun.
|
Mehmet Okuyan
Şüphesiz ki kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili getirsen de onlar kıblene dönmezler. Sen onların kıblesine asla uyacak değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine uymazlar. Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman zalimlerden olursun. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Ahmed Hulusi
Kendilerine (Kitap) Bilgi verdiklerimizden bir kısmı Onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir grup bilerek Hakk'ı gizlerler.
|
Ahmed Hulusi
Kendilerine (Kitap) Bilgi verdiklerimizden bir kısmı Onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir grup bilerek Hakk'ı gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Ali Bulaç
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler.
|
Ali Bulaç
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Bayraktar Bayraklı
Kendilerine kitap verdiklerimiz, peygamberi, çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizler.
|
Bayraktar Bayraklı
Kendilerine kitap verdiklerimiz, peygamberi, çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Diyanet İşleri
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.
|
Diyanet İşleri
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır
O kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin uleması onu -o Peygamberi- oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden bir takımı hakkı bile bile ketmederler
|
Elmalılı Hamdi Yazır
O kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin uleması onu -o Peygamberi- oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden bir takımı hakkı bile bile ketmederler |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Gültekin Onan
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü bildikleri halde gerçeği gizlerler.
|
Gültekin Onan
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü bildikleri halde gerçeği gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Hasan Basri Çantay
Kendilerine Kitab verdiklerimiz onu (o peygamberi) Öz oğulları gibi tanırlar, öyle iken içlerinden bir güruh, kendileri bilib durdukları halde, yine mutlakaa Hakkı gizlerler.
|
Hasan Basri Çantay
Kendilerine Kitab verdiklerimiz onu (o peygamberi) Öz oğulları gibi tanırlar, öyle iken içlerinden bir güruh, kendileri bilib durdukları halde, yine mutlakaa Hakkı gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
İbni Kesir
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Öyle iken içlerinden bir güruh bilir oldukları halde, yine de hakkı gizlerler.
|
İbni Kesir
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Öyle iken içlerinden bir güruh bilir oldukları halde, yine de hakkı gizlerler. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Muhammed Esed
Daha önce kendilerine vahiy verdiklerimiz, onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar: Ancak bilin ki, onların bazısı hakikati bile bile örtbas eder.
|
Muhammed Esed
Daha önce kendilerine vahiy verdiklerimiz, onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar: Ancak bilin ki, onların bazısı hakikati bile bile örtbas eder. |
|
Bakara 146. Ayet
146. Ayet
Şaban Piriş
Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hıristiyanlar) onu (Muhammed'i) öz oğulları gibi tanırlar. Bununla beraber onlardan bir kısmı bildikleri halde hakkı gizlerler.
|
Şaban Piriş
Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hıristiyanlar) onu (Muhammed'i) öz oğulları gibi tanırlar. Bununla beraber onlardan bir kısmı bildikleri halde hakkı gizlerler. |
İletişime Geçin
Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.
Henüz Üye Değil misiniz?
Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.