Mealler

I made everything easy for him.

And I made everything comfortable for him.

I made everything comfortable for him.

Ve geniş olanaklar verdim.

Her şeyi önüne serdim.

Ona nimetler yağdırdım.

Ona, geniş imkanlar sağladım.

Her şeyi önüne serdim.

Üstelik (hırs ile) daha da arttırmamı umar!

Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur).

Bütün bunlardan sonra, kendisine verdiklerimi daha da arttırmamı istiyor.

Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.

Sonra da tama' eder ki daha artırayım

Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur).

Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister.

Sonra daha da artırmamı umar o.

buna rağmen o, hala ihtirasla verdiğimden daha fazlasını istiyor!

Daha da artırmamı umuyor.

Hala da açgözlülükle imkanlarını daha da artırmama hevesleniyor.

Hala daha da artırmama göz dikiyor.

Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.

şimdi de kalkmış hırsla daha fazlasını istiyor.

Yet, he is greedy for more.

Then he is greedy, wanting that I give more.

Then he wishes that I give more.

Yine de çoğaltmamı istiyor.

Hala da artırmamı bekliyor!

Buna rağmen, daha fazlasını istiyor.

Sonra hırsla daha da artırmamı ister.

(Ama) ardından o (kişi, ona verdiğim nimetlerimi) daha da artırmamı ister.

Hayır (asla)! Muhakkak ki o işaretlerimize karşı çok inatçıdır.

Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır."

Hayır, iş sanıldığı gibi değil. O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim ayetlerimize karşı inatçıdır.

Hayır, çünkü o bizim ayetlerimize bir anud kesildi

Hayır; çünkü o, bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır'.

Hayır (kat'iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim ayetlerimize karşı alabildiğine bir inadcı (kesilmiş) dir.

Hayır; çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

Evet, o, kendini ayetlerimize karşı bilerek, inatla şartlandırmıştır;

-Asla, çünkü o, ayetlerimize karşı inatçı oldu.

Hiç heveslenmesin! Çünkü o Bizim ayetlerimize karşı inatçı kesildi.

Hayır, çünkü o bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

Öyle yağma yok! Madem ki o ayetlerimiz inatla (inkara) saplanmıştır.

He stubbornly refused to accept these proofs.

No. He was stubborn to Our revelations.

No. He was stubborn to Our signs.

Asla! Aslında, ayetlerimize karşı inatçı kesildi.

Asla! Çünkü o, ayetlerimiz karşısında inatçılık ediyor.

Asla, çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.